bugün

entry'ler (605)

hekimoğlu dizisi

salı akşamları ailecek zevkle izlediğimiz dizi

ANCAK
19.bölümde fahiş bir hataya imza atılmıştır.
Şöyle ki: ipek hocamız bir kaç sahnede belirtildiği gibi dekan olarak görev yapmaktadır.
lakin zeynep bir repliğinde ipek'in doç.dr. olduğunu söyler

işte hata da bu, dekan olmanın sadece bir şartı vardır: profesör olmak. bir doçent dekan olamaz ve dekan hekimlik görevine devam eder, dizide lanse edilen görev tanımları daha çok hastane müdürünün işidir. biraz danışmanlık almaları lazım gibi görünüyor.

13 mart 2016 ankara patlaması

Devrelerimiz yandı...
ölenlerle ölemedik ama utanıyoruz yaşadığımıza...
ankaranın en göbeğinde, en merkezinde, kalbinde bir patlama oluyor...
onca yaşam yok oluyor, beraberinde sevdiklerinin yıkılışıyla
ve geride kalanların korkuyla karışık utancıyla
bu nasıl bir zafiyettir, akıl tutulmasıdır, bu nasıl bir istihbarat çöküşüdür
ne yapıyorsunuz siz?
ne işe yarıyorsunuz?
ne yüzle o koltuklarınızda oturabiliyorsunuz?
vicdanınız nerde sahi?

bunu yapana ve bunu önleyemeyene söylenecek cümleyi kuramayacak kadar üzgün ve kızgınım

poyraz karayel

bu dizinin en sıcak ve sempatik sahneleri kesinlikle poyraz karayele ait olan sahneler değil.
zülfikar, sefer ve zülfikarın sahneleri
meyhanedeki muhabbetleri
zülfikar ile seferin karşılıklı kaşlı gözlü bakışmaları
sessiz sessiz ama büyük oynamaları

sefer yoksa poyraz karayel de yok aga

güneşin kızları

adının haluk un kurbanlarıolarak değiştirilmesi gereken dizi...

alişşşşşş... gel seni nüfusumuza geçirelim. halukun da ananın da allah belelerini versin. çocuk gene kaldı ortada. sevilay sen ne basiretsiz bir geri zekalısın. açsana oğluna kapıyı aşüfte.

halukun oğlunu birtürlü sevmemesini aslıda gerçek babası olmamasına bağlayabilirdik emmeee o da yeni öğrendi.

ali halukun oğlu olamaz çünkü selin ve nazlı onun öz kızları. selin ve aliyi ayırmaya kıyamadı senaristler. evet ey ahali... güneşe tecavüz eden haluk kişisinden başkası değil. artık o kulubede güneşi nasıl bayılttıysa eski kocası, haluk işi pişirdi. güneş öğrenince ne olicek bakalım.
ama güneşle ahmet bence olur. haluk ya intihar eder ya da hastaneye yatırılır. inci de artık bir şekilde ayak altından çekilir. ahmetle güneş... alişle seliş

bu diziyi özellikle haluk psikozu için izliyordum, adam nasıl döktürüyor. emre kınay birçok defa iyi adam rollerinde oynadı ama ulan istanbul ve bu dizide esasen kötü adam rollerinin üstadı olduğunu gösterdi. yani bir paronayak ve şizofren ancak bu kadar iyi yansıtılır-gerçi adam için teşhis koymak bana düşmez.

nazlı ve savaş sizden olmuyor kuzular... aym sori... hele savaş, o nasıl rol yapamamak öyle.

ben dizilerde kötü karakterlerin iyiye evrilmelerine bayılıyorum. mesela kiralık aşk da yasemin öyle oldu. burda da tuğçe. meğer kızı şeytana çeviren melissa iblisiymiş. şeker gibi bir hatun oldu. ama yine de kuyruğuna basmaya gelmez.

bence bir dna testi yaptıralım. ahmet rana ve halukla kardeş olamaz. keşke benim de amcam olsa ahmet, ne şeker adam. kara gün dostu. ama güneşin hayatını nasıl da mahvettiğini bir bilse... gerçi inciyle evlenerek cezasını bulmuş.

ender s game

Orson Scott Card'ın yazdığı bir bilim kurgu roman serisinin ilk kitabı-filmi de çevrilmiştir.
efenim, kitap bi parça Harry Potter ayarında ama derinliği daha fazla bence. Sürükleyici, ancak belirtmeliyim ki çevirisi fecaat. Kitabı okurken bazı şeyler flu kalıyor gibi ki bunu çevirinin başarısızlığına bağlıyorum. Bi de yazı karakterleri çok küçük. Times New Roman 8 gibi, gerisini siz düşünün, yani az daha büyük yapaydınız, 300 değil de 350 sayfa olaydı, pesss. Gece yarıları elimden bırakamadım da kendilerini, çok yordu gözümü çokkkk (Kitabı basan Altıkırkbeş i kınamak durumundayım)

özellikle ergenuslara hitap edecek bir kitap. ben de evdeki ergen hevesle okuduğu için -ki kitap okumayı hhiiiiiiçççç sevmiyor- merakımdan okudum.

--spoiler--
yine kahramanlar çocuklar, Harry Potter da olduğu gibi ama bu arkadaşlar büyücü okulunda değil askeri okulda, 6 yaşında çocuk askeri okula gidiyor, en büyükleri sanırım 13-14 yaşında
ve bu çocuklar orduyu komuta ediyor.

Dünya uzun zaman önce uzaydan gelen böceklerin saldırısına uğramış, milyonlarca insan ölmüş. 2. istilada Hazer Backham böcekleri yenmiş. ancak uzayda hala yaşıyor böcekler ve 3. istilaya karşı korunmak için böceklerle savaşacak orduya asker ve komutan yetiştirmek için özel çocukları eğitiyorlar. bu çocuklar genetik olarak özel. hepsi de ileri derecede zeki. o dönemde 2 den fazla çocuğa izin verilmiyor-çünkü insanlar çok kalabalık. teknoloji inanılmaz ilerlemiş durumda. bu çocukların gelecek vaad edenlerinin ensesinde her anlarını izleyen özel bir monitör var. ender bu çocuklardan biri, abisi peter en az kendisi kadar zeki ama saldırgan, ablası valantine yine çok zeki ama aşırı uysal olduğundan bu programdan çıkarılmış. ender 3. çocuk, özel izinle doğmasına izin verilmiş, onun eğitimi daha uzun sürmüş (6 yaş) ama ondan da monitörü çıkarıyorlar. okulda enderle uğraşan ama izlendiği için uzak durmak zorunda kalan stilson endere saldırıyor ve ender 1 yumrukla onu yere seriyor. (ba ba ba baaa, çocuk 6 yaşında la, stilson 9-10) kavgayı kazanıyor ama sonra kendisine tekrar sataşmamaları için defalarca tekmeliyor tekmeliyor tekmeliyor, kaburgalarını kırıyor. bu kısmı önemli çünkü ender hala izleniyor. eğitimde son aşama monitör çıktıktan sonra bununla nasıl başedeceğinin belirlenmesi ile alakalı. neyse... askeri okulun yetkilisi enderle konuşmaya geliyor. neden onu yendiğin halde dövmeye devam ettin diye sorduğunda sebebini söylüyor ve sınavı geçtiğini, askeri okula alındığını söylüyor. ne yaptığı değil neden yaptığı önemli çünkü.

ender ülkenin tek umudu..böcekleri sonsuza kadar yenmek için. peter kadar duygsuz ve cani değil, valantine kadar yumuşak değil, gerektiğinde acımasız ama bunun vicdani sorumluluğunu ve ağırlığını sürekli hissedecek biri. bu özellikleriyle böceklerle empati kurabilecek, onların nasıl düşündüklerini çözebilecek, gerektiğinde acımasız olacak, liderlik yapabilecek ve her koşulda en uygun stratejiyi oluşturabilecek.
ancak ender sürekli manipülasyonlara maruz kalıyor. ileride emir vereceği potansiyel arkadaşlarına mutlak anlamda liderlik etmesini sağlamak için izole ediliyor okulda. en iyiniz o, aranızdan bir tek ender zeki, dahi vb söylemlerle herkes ondan nefret ediyor. tek başına kalıyor, sürekli kendini kollamak zorunda, tam biriyle yakınlaşacak, hooop başka bölüğe. hep en iyi olmak zorunda. sürekli uzay oyunlarına katılıyorlar, takımlar birbiri ile yarışıyor ve tabiki ender en iyileri çünkü en iyi olmak zorunda. aslında çok mutsuz, çok yalnız. yarışlar normalde her gün değilken ona bölüğüyle her gün yarış yaptırılıyor. sonra aynı günde 2 er tane. her seferinde yeni taktik geliştirmesi gerekiyor. dinlenmesine, düşünmesine izin yok. takımı da öyle. en son 2 yarışma yapmış, 3. yaptırılıyor. yemek bile yemeye vakitleri yok. ve bu yarışta 2 takıma karşı aynı anda savaşıyorlar. yani sonuna kadar zorluyor, sıkıştırıyorlar. ta ki hiçbir kuralı takmayana, dehasında en uç noktaya varana kadar ama bu aynı zamanda madden ve manen çöküşe sürüklüyor.

neden bu işi çocuklar yapıyor derseniz, çocuklar empati kurma yeteneğinden yoksun, başarmak için gereken neyse onu yapacak kadar cesur, yetişkinlere göre çözüm üretmede daha başarılı, daha esnek, önyargı yok, vicdani sorumluluk yok. velhasıl bilimkurgu sevenlere tavsiye edebilir. bu kitap da seri. ben de ilk 3 ü var. ilkini okumam 3 gün (sadece akşamlar) sürdü.

filmini de izledim. tabi ki hayal kırıklığı yaratıyor çünkü kitapta ender 6 yaşında başlıyor okula. oysa 10-11 yaşlarında görünüyor filmde. enderin yaşadığı birçok şey tabi ki filmde yok, bu nedenle yüzeysel kalıyor konu. bi de yan kahramanlarla ilişkisi kitaptakiyle uyumlu değil. petrayla flört durumları mesela. gereksizdi, onun yerine enderin sürekli zorlandığı, yıpratıldığı, yoğun savaş oyunlarından bunaldığına yer verilse daha iyi olurdu.
ya da bonzo, ondan 2-3 yaş büyük olmasına rağmen pek bir kısaydı enderden. kitabı okumasam belki bu kadar rahatsız etmezdi, ama okumasaydım filmi de izlemezdim sanırım.
--spoiler--

ölü kediye hallenen azgın kedi

kedi öldükten sonra 6 saat içinde -öncesinde imam nikahı kıyılarak- yapılmasında sakınca olmayacak eylem..tabi kediler mısır'da iseler.

burçin terzioğlu

mahallenin muhtarlarından beri tanıdığım oyuncu, meğer 4 yaşından beri oyunculuk yapıyormuş. perihan abla (yok artık)'da bile oynamış, küçük kız çocuğu bildiğin.
fırtına dizisinde de iyiydi ama ezel'de azat rolü ile sanırım çok tanındı. ben ise merhamet dizisinde bayıldım kendisine. onun olduğu her sahne bence muhteşemdi. özgü namalı ezdi geçti dizide. oyunculuğunu çok beğeniyorum. bir röpörtajında yapmacıklıktan nefret ettiğini ve böyle insanlarla diyalog kuramadığını (veya buna benzer şeyler) söylemişti de tam not almıştı benden. gerçek hayatta sağlam karakterli biri olduğu intibası uyandırıyor bende. şimdi de poyraz karayelde ve sanki performansının altında -yine de iyi- oynuyor. evet evet birşeyler eksik. .

kiralık aşk

başından beri, onca gereksiz gerilmelere, sinir eden yanlış anlamalara, sakız gibi uzamasına (daha da arttırılabilir) rağmen tüm bölümlerini izlediğim dizi.

200000 tl yi ödeyince ne olacak nerimana. herkes hafızayı mı kaybedecek. ayol koriş bile biliyor herşeyi. ömere oynanan oyunun çirkinliği yok mu olacak. hem defne sinana gidip direkt nerimana borcumu ödeyecem ve ömerle evlenecem diyebilirdi. abisinin evlenmesini gerekçe gösterebilirdi. ne gereksiz bir bölüm izledik.

bu deniz de çok gereksiz. defneye sarması ne kadar klişe. yani defne denizden para alırsa dizi saçma sapanlıkta 4-5 level ı birden atlar. ailecek izlemeyi bırakırız. bak yeminle...

bugün defne bazı sahnelerde, özellikle çikolata soslu çilek yenilen egzotik sahnelerin yakın çekimlerinde ne de çirkindi. bi daaa o kadar yakından çekmeyin taam mıııı.

yasemin gerçekten iyi biri olsun. isonun aşkı onun içindeki iyiliği ortaya çıkarsın. sinan niyetlenmişti bir zamanlar ama isoya kısmetmiş * .

sudeeeee. seni sevmiyoruz. sinan da sevmesin. o daha iyilerine layık. sizden olmaz.

10 ekim 2015 ankara patlaması protestoları

SIYAH...içimin rengi... kalbimin...ruhumun... geleceğe dair umutlarımın rengi... yazıklar olsun yetkililere... Eğer bu katliamın istihbaratıni alamayacak kadar acizse...veya bilgisi olduğu halde önlem almayacak kadar acımasızsa, Vicdansızsa... veyahutunu düşünmek bile istemiyorum. Kapkarayım...katran kadar yoğun bir karanlık... öyle yapıştı ki içime... bir daha da çıkmaz

kiralık aşk

Bu defneye ne oldu? Ne oldu bu defneye? Diye sordurtan dizi
Kuaför mü değişti makyöz mü
Çirkinleşti son 3 bölümdür valla da daha güzeldi ilk bölümler

Saç rengi ve Kaş rengi açılmış
Saç modeli kötü
Ne oldu kızım sana
Nikah bile kıyılmadan paspal oldun
Bi saldın kendini

kiralık aşk

Daha ne kadar uzatıp bsyacaklarinin merak edildiği dizi...
Esas kız da esas oğlan da süzme salaklara dönüştürüldü.

illa uzatın... illa sogutun...

7 - 8 bölüm yapıp keyifle izlettirseniztadında biraksaniz boyunuz Kısalır sanki
Piiiiiiiiiissss senaristttttt

el yazısı kişinin karakterini belli eder

Yazının göze güzel görünmesi ile alakalı olmayan önermedir. Yazının silikliği-koyuluğu, harflerin büyüklük-küçüklüğü, harfler-kelimeler-satırlar arasındaki mesafeler, t-l-b-d nin kuyrukları uzun mu kısa mı, yazı sağa mı yatık- sola mı -ya da dik mi, yazının sayfa içindeki organizasyonu-ortalanmış mı, sağ-so-üst-alt boşluklar hangi oranda, bastırılarak mı yazılmış-hafifçe mi karalanmış, her harf karakteristik şekilde mi, metin boyunca yazının şekli değişiyor mu vb...vb...

işte bu ve benzeri şeyler yazıyı yazanın karakteri hakkında çok önemli ipuçları veriyor. Bir çok önemli şirket eleman alımında yazı analizine başvuruyor, boru değil yani. ve maalesef el yazımızı değiştiremiyoruz. yani karakterimizi gizleyemiyoruz. illaki karakterimiz hakkında bilgiler veriyor.

kiralık aşk

8. Bölümde fragmanlarla kıyaslandığında bizi kandırmıs dizidir. Hayal kırıklığı yaratmıştır.
Sen cuma akşamını iple çek.. kuruyemişini dondurmanı hazırla.. çayını demle... yüzünde tebessümle diziyi bekle... anaaaa... senaristler Kabız olmuş meğer iyi mi...
Yani ben strese girmek istesem...bunalım takılmaya heveslensem... kırgın çiçekleri ne bileyim yaz ın öyküsü nü izlerim di mi... saçma salak bölümdü... hevesimiz kursakta demir attı...
Tamam itiraf ettiklerinde heyecan romantizm azalacak ama kahramanların birbirini yanlış anlama gerekçeleri o kadar saçma ki kahramanlara ama en çok bize ayıp oluyor...Ömerle Defne birbirine yamuk yanık baksa daha zevkle izlerdik hani

Sinan herkes gibi üzülmekteyim ama Defneye tutulmasın be yaaa. Bari bu klişe olmasın... iso yasemin olayı ilgimi çekti bak. Merakla beklemekteyim. Yasonun iso karşısında tarumar olmasını isterim ama onun gibi bir cadaloz nasıl etkilenecekse artık... isoya yazık oldu. Masalın cadısına düştü. Yasoyu sadece nerimandan darbe yediğinde seviyorum. Yoksa bildiğin ppiiiiiiissssss
Korayın geçen bölümdeki lafı çok komikti. Mavi elbise giymiş yaseminin arkasından damacana dedi adam ya la...
9. Bölümde ne istiyoruz...
Bi kere ömer defnenin sinandan hoşlanmadığını anlasın
Nerimanın kızı gelsin sinana aşık olsun.. gerçi 9 bölümde 3 aşk biraz fazla olur ama senaristler de hatrimizi kırmayıversin artık.

Eğer devam ederse senaristler uzatacam diye sacmalamaya devam ederse... cuma akşamını degerlendirecek bir aktivite illaki buluruz

kocan kadar konuş

sadece "çok daha güzel olabilirdi" denilebilecek bir film...

ezgi mola çok hoştu gerçekten... ama sinanla daha çok diyalog olsa, sonu daha güzel bağlansa film daha güzel olurdu. sanki daha çok sahne vardı da çekilecek, birden sıkıldı yönetmen ve kısa yoldan bitirdi filmi...
böyle bir algı uyandı bende.

--spoiler--
bi de ne o son sahnede "sinan benimle evlenir misin"
onca film boşa gitti
--spoiler--

resmi gaste

Dört Vatandaşından Biri Bilim Adamı Olan isviçre, Eğitim Seviyesindeki Kontrolsüz Yükselişe, Türkiye Modeliyle Dur Demeye Hazırlanıyor…
http://resmigaste.com/man...-demeye-hazirlaniyor,1774

haberi ile beni gülme krizine sokmuş dergi...

alevi kızla evlenmek

ve ben o kızı alevi olmasına rağmen seviyorum

diye bir cümle kuran yazarın, babasının sözünü dinlemesi gerektiği şeklinde cevaplandırılacak sorudur...

kıza yazık etme

sevimli tehlikeli

sanki bir hint filmi izledim diye düşündürten film
başrolde shah rukh khan ve iashwaria rai
filmin kurgusu, konusu, sahneleri, müzikler...hep bollywood kokuyordu

zarok karakterinin tavırları buram buram shah rukh kokuyordu (bizim şükrü daha yakışıklı ve sempatik tabi)

kız da bildiğin aish (bizim ayça daha sempatik)

arasam filmin orjinal hint versiyonunu bulurum gibi

bollywood hollywoodun, özcan deniz bollywoodun çakmalarını yapıyor

mülksüzler

Ursula K.Le Guin'nin mutlaka okunması gereken kitaplarından biri...

kitapta çokça cümle ve paragraf işaretlendi ama sözlükte yer almayan bazı alıntıları yapmak gerekirse

not: kitap henüz bitmedi *

"düşünceler baskı altına alınarak yok edilemez. Onlar ancak dikkate alınmayarak yok edilebilir. Düşünmeyi reddederek-değişmeyi reddederek"....

" ...Nereden alıyor bu iktidarı? Kazanılmış bir otoriteden değil, çünkü böyle bir şey yok. Entelektüel yetkinlikten değil, çünkü yetkin de sayılmaz. Ortalama insan aklının doğuştan korkaklığından alıyor gücü. Kamuoyu!"

"ileri doğru yürüyüp bir yerlere varıyordunuz. eğer şanslıysanız, gidilmeye değecek bir yer oluyordu bu"

yazarların şu an dinlediği şarkılar

hasret Gültekin -göklerde kartal gibiydim
volkan konak-göklerde kartal gibiydim
(evet sanal ortamda düet yaptırıyorum ikisine
her ne kadar biri gerçekten de göklerde kartal gibi olsa da,
ya da melek...
en azından göklerde olduğu kesin)

aşırı güzel olmak

hep güzel kalmak, güzelliğiyle dikkat çekmeye devam etmek ister... ancak çok güzel bir kadın, 40'ından sonra bıçak altına yatarak güzel kalmaya çabalayan beyhudelerin (çünkü balıksı bir boş bakış, şaşkınlıktan dona kalmış bir bakışta süreklilik yaşayacaklardır neticesinde, (bkz: seda sayan ajda pekkan)çabalarını anlayabilir... çünkü 40'ından sonra o alışılmış olan beğeni dolu bakışlar azalmaya başlar... ve buna alışmak zor olsa gerektir...